Alanya’nın bir yaşayanı olarak bu şehrin her mevsimdeki iklimi beni farklı etkiler. Hatta her ayın kendine has kokusu var ve şehrin bir de üstüne denizin iyot kokusu bir esinti sosu olarak her daim etkiledi beni!

İçimde ki fırtınaları herkes kendine göre yorumladı.
Alanya’nın bir yaşayanı olarak bu şehrin her mevsimdeki iklimi beni farklı etkiler.
Hatta her ayın kendine has kokusu var ve şehrin bir de üstüne denizin iyot kokusu bir esinti sosu olarak her daim etkiledi beni!
Bu etkileme; benim bu şehirden gidemememin nedeni oldu.
Üniversite sonrası bir akademisyen olma heyecanını dört yıl yaşadım.

Akademik hayalimi rafa kaldırarak Alanya'ya döndüm.
Ne oldu ise bundan sonra başladı
Şehrime döndüğümde siyasi hesaplaşmaların ortasında buldum kendimi.
Bir yol haritası yani bir rota belirleyeyim derken siyasi kavgaların ortasında buluşturdu beni..

 Üstüne bir de kendime özel bir anlam yükleyerek Che Guevara ruhu ile buluştum.

İlk çığlığım, “Bu şehrin çocukları da bu şehri yönetmeli” oldu.
Ve bunu başardım.

Genç heyecan dolu bir çocukluk arkadaşımı, “Bu da bu şehrin çocuğu” diyerek siyasette hızlı tırmanmasına merdiven oldum.

Bu basamaklar onu belde belediye başkanı yaptı.
Sonucu; O ise karşı tarafa geçerek benim ideal ve hayallerim ile savaşmayı seçti. Sonrasını merak edenleri merakta bırakmayayım, seçilme ile aldığı yetki ile kendine rant üretti, ben halen ideallerim ve hayallerim için yaşıyorum.
Geçmiş zamandan, burada siyasette ve yaşamda yaşanan kesitleri paylaşacağım.

Kimse alınmasın kırılmasın. Tarihe not düşmek gibi bir sorumluluğum var.

Aksi olursa bu şehre ihanet etmiş olurum. Bu yazdıklarım ve yazacaklarım tarihe not düşmek için. 

Maksadım kimsenin yanlışını eleştirmek, toplum içinde utandırmak değil.
Herkes kendi penceresinden baktı bana..
Benim ruh halim, 2011 yapımı olan Efe Köy Entel Köye Karşı filmindeki Muhtar Ali’nin ruh hali.

Filmde köyün arazisini kiraya verilmesi ile başlayıp daha sonra Ata dede yadigarı olan eşyalarının satılması ile hikayeleştirilmiş bir kültür çatışması filmi.
Muhtar Ali’nin bu yağmalamayı fark edemeden bir aşkına feda ettiği gibi benim Alanya aşkımda, şehrimin yağmalanmasını fark ettirmedi.
Filmdeki Bekçi Hasan kadar olamadım.

Bekçi Hasan ne diyordu? “Ne oran var, ne orantı var” Ne oranı gördüm ne de orantıyı gördüm.

Muhtar Ali’nin amca oğlu’nun filmdeki rolünü yaşam karakteri olarak kendime yükledim.
Şehrimin insanlarını para, makam ve siyasi güç devşirme uğruna tüm ettikleri yanlışlara görmemezlikten gelmeleri bende öfke patlamaları oluşturdu.
 
Yine Efe köy sakinlerinden okumuş Komünist devrimci Mustafa’nın oynadığı rolün gerçek kahramanı olarak yaşadım.

Şehirdeki yıkılmalara karşı çığlıklarımı duymak yerine bu şehrin insanları kendi penceresinden bakarak beni yorumladı.

Gelinen nokta obeze büyümüş Alanya. Şehir kimliği ile kültür dokusunu ranta feda eden insanlar sorumludur.
Bundan sonra ;
Şehrin dokusunu koruyalım.
Şehrin ruhunu koruyalım.
Şehrin kimliğini koruyalım.
Bu mücadelemin bana getirisi ne oldu? Haksız ve vicdansız suçlamalar ile düşmanlık yapanlar oldu.
Bugün gördüğüm ne? Kırk yıldır verdiğim bu kavgamı her Alanyalıda da aynı kaygı oluşmuş bugün bunu gördüm!
Bu gelinen nokta yorgunluğumun en iyi ilacı oldu...