İnsanın kendi ülkesinde, kendi memleketinde ikinci sınıf insan muamalesi görmesi inanın kabul edilir gibi değil. 

MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ SATIŞI!

Bazen kendimize verdiğimiz değeri düşünüyorum da; üzülmemek elde değil.

İnsanın kendi ülkesinde, kendi memleketinde ikinci sınıf insan muamalesi görmesi inanın kabul edilir gibi değil. 

Küreselleşen dünyada Alanya örneğinde olduğu gibi bir çok millete mensup insan bir arada yaşıyor. 
İlçemizde yaklaşık 30 bine yakın yerleşik yabancının yaşadığını ve bu yüzden Alanya'nın adının 'Küçük Almanya'ya çıktığını sağır sultan bile biliyor. 


Toplumların din, dil, ırk gibi ayrıcalıklarının yanısıra kültürel ve sosyal farklılıklarının olması da gayet normal.

Belli başlı ayrıcalıkları; dini, milli bayramlar gibi, ulusların kendilerine has özel günlerinin olması gibi bir takım etnik unsurlar şeklinde sıralamak mümkün...

İnancı gereği kiliseye veya sinagoga giden bir insanı kolundan tutup zorla camiye götürmek din ve vicdan hürriyetine aykırı olurdu sanırım.

Ancak konu hak ve hukuk olunca; hiç kimsenin hiç kimseye üstünlüğünün olmadığı tozlu raflardaki kitaplarda yer alıyor ve lafta kalıyor. İlçede yaşayan yabancıların hak ve hukuk hususunda bizlerden üstün olduğunu her alanda görebilmek aklı selim her insana acı veriyor. 


Ellerimizle onları birinci sınıf insan statüsüne sokarken kendimize de alt basamakları uygun görmek hiç de reva değil. Son yıllarda ilçemizde konut patlaması yaşandı.

Yan yana adeta mahalleyi andıran çok da güzel siteler inşa edildi.

Ancak buralarda mülk sahiplerine ayrılan, yani arsa karşılığı verilen dairelerle müteahhitin kendisine yaptığı ve yabancılara satmak üzere inşa ettiği daireler arasında dağlar kadar fark bulunuyor.

Havuzundan tutun da spor alanlarına kadar, zemin kaplamasından tutun da mutfak döşemesine kadar belirgin ayrıcalıklar hemen kendini gösteriyor. 


Düşünebiliyor musunuz; etrafı tel örfülerle çevrili ve aynı alanda toplu yaşayan insanların çocukları, 'Baba bende onlar gibi havuza girmek istiyorum' veya 'Bende spor yapmak istiyorum' dediğinde ne cevap vereceğinizi... 


Kendine güvenen ve geleceğimiz dediğimiz nesilleri yetiştirmek isteyen biz büyüklerin neler yaptığını anlayabilmek mümkün değil inanın...


Hele bir de evini kiraya vermek isterken, üç-beş kuruş uğruna yabancıyı tercih edenler gibi bir çok olumsuzluğu saymıyorum bile..


"Müslüman mahallesinde salyangoz satılmasını kendi ellerimizle teşvik ediyoruz.." diye düşünüyorum.

Bilmem yanılıyor muyum? 
Tüm güzelliklerin sizlerin ve hepimizin olması dileğiyle. Yeniden buluşmak temennisiyle sevgiyle kalın MAP’la kalın..