Leman Kültür 'de üstelik Şehrül Emin'in aynı mekanda olduğu bir anda; bir simit 58, küçük bir su 18 lira. Üstelik cam su diye adisyona yazdıkları resmen plastik şişe.. Toplamda 2 kahve, 1 çay, 1 simit ve 1 su 210 TL..

Önceki gün Almanya’dan gelen Pedagog ve gazeteci arkadaşım kahve içmeye davet edip, 'Leman Abla'nın oradayım hadi gel..' dedi. 'Tamam' deyip gittik.

Ben bir kahve ardından termosta getirdikleri bir çay içtim.

Arkadaşım kendisine  kahve, su ve simit söyledi.

Adisyon gelince merak edip bir bakayım dedim.

Fiyatların afaki olduğunu tahmin edebiliyordum, ancak bu kadar uçuk rakam olacağını hiç hayal edemedim.
Bir simit 58, küçük bir su 18 lira. Üstelik cam su diye adisyona yazdıkları resmen plastik şişe..
Toplamda 2 kahve, 1 çay, 1 simit ve 1 suya 210 TL ödedik.

Almanya’dan gelen arkadaşım bile hesabı görünce şaştı kaldı. Adisyonun altına, "Yine bekleriz.." diye yazmışlar.

Başkalarını bilemem,  ama beni asla bekleme LEMAN.. 

Bu hususla ilgili paylaşım yapınca başta gazeteci dostum Sudi Çandır olmak üzere bir çok arkadaşımın gülmekten kırıp geçiren espirileriyle karşılaştım.

Bize böyle 'kazık' hesabın geldiği an da Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel ve üniversite temsilcilerinden oluşan 70-80 kadar öğrenci mekanda oturuyor, öğrencilerin sorunlarını konuşuyorlardı.

Lavobaya giderken şöyle masalara bir göz gezdirince pastasından böreğe, yiyecekten içeceğe her şeyin var olduğunu gördüm.

Bize gelen 210 lira hesabı görünce acaba dedim; Alanya Belediyesi'ne kaç para fatura kestiler?

Belediye veya mekan sahipleri bu fatura konusunda izahat yaparsa biz de üzerimize düşeni yerine getiririz. Başkan Yücel'in daveti olmasaydı; Alanya'ya üniversite için gelen gençlerimizden kaç tanesi kendi imkanlarıyla bu tür mekanlara gidebilirdi acaba..

Ülke insanı, gençliği olarak şu düştüğümüz hale bakın. Üniversiteli genç kardeşlerim Yücel sayesinde, ben de yılların gazetecisi olarak gurbetçi Pedagog ve gazeteci arkadaşımızın sayesinde bu yerlere gidebiliyorsak; varın hesap edin gerisini.
Çok klasik olacak ama; çivisi çıkmış memleket meselesi değil bunlar. Çok daha ötesi.
Diyelim ki; bu aç gözlüler, menfaatçiler için her şey mübah.
Eyvallah..
Lakin bu memleket bu kadar başıboş mu?
Şehrül Emin'in mekanınızda bulunduğu bir sırada plastik şişedeki 33 cc'lik bir suyu 18 liraya satıyorsanız; ya cesaretinize hayranım ya da o deli aklınıza.. 
Memleket sahipsiz değil elbet. Biz gazetecilerin aksine; hepimiz sosyal medyada ses, söz ve hak sahibiyiz.

Haksızlık karşısında sesimizi topyekün duyurmalı, mücadele etmeliyiz.

Şehrin yöneticilerine, devletin uyur gezer memurlarına kaldıysa işimiz yandık demektir.
Kiralara, fahiş fiyatlara değinemedim bile.

Dert bir değil elvan elvan..

Bazen diyorum ki; "Oğlum Map, Kestelli Adem'in, Yozgatlı Mehmet'in aday olduğu yerde sen niye aday olmayasın.."
Bu arada "Kültürlü yerlere takılmanın külfeti de ağır olur, madem gittiniz katlanacaksınız.." diyenleriniz olduğunu şimdiden duyuyorum.

Böyle düşünenlere de "Yok öyle Yağma Hasan Böreği LEMAN ABLA.." diye hatırlatmak ve hep birlikte mücadele etmemiz gerektiğini söylüyorum..
Bir başka yazılarda buluşmak dileğiyle sevgiyle kalın MAP'la kalın..