Rahmetli babam nur içinde yatsın iyi insandı.  Sıfırdan başlamış, yokluk ve sıkıntıların ardından  Konya'nın en iyi kasaplarından biri olmuştu.

Rahmetli babam nur içinde yatsın iyi insandı. 
Sıfırdan başlamış, yokluk ve sıkıntıların ardından  Konya'nın en iyi kasaplarından biri olmuştu.

80'li yıllarda tahmini 10 bin öğrencisi olan Selçuk Üniversitesi'nin et tedarikini sağlıyordu.

Konya'nın en güzel semtlerinden İhsaniye Mahallesindeki dükkan adeta darphane gibi çalışıyordu.

Netice itibariyle yoksulluktan gelip varlıklı bir insan olmuştu.

74 yılındaki Kıbrıs harbinden sonra uygulanan ambargolar derken güzel ülkemiz bugünlerde gördüğümüzden daha beter bir ekonomik kriz yaşıyordu.

İnsanların ömrü benzin, ekmek et almak için saatlerce sıra beklemekle geçiyordu.

Sülalemizde yardım etmediği akraba, düğününe katkı sağlamadığı kişi neredeyse yok denecek kadar azdı.

Kimin ne ihtiyacı varsa babamı bulurdu. O'da herkesin ne derdi, ne ihtiyacı varsa anında çözerdi.

Babam olduğu için demiyorum, lakin hükümet gibi adamdı.

Evlatları ve yakınları dahil ağzından yemin olarak 'Vallahi..' kelimesine dahi şahit olmadık. Biz babamıza evlat olabildik mi?

Kocaman bir hayır..


Bunları niye mi yazdım? 
Eminim bir çoğumuzun babası böyleydi.


O güzelim insanlar beyaz atlara binip gittiler.


Devir puştun, çakalın dönemi olmaya başladı.


Dürüstlük, vicdan, merhamet hak getire..


Başlar ayak, ayaklar baş oldu gari..


Üç kuruşu olan, insanlıktan nasibini almayanlar dergahta, bargahta baş köşelerde yer alıyor artık.

Eski zenginlerin yerini züppeler aldı. 


Giyinişten konuşma biçimine, dilde, düşüncede toplumca gülünç ve doğala aykırı bulunan yapmacıklara ve aşırılıklara kaçan yaratıklarla her yerde karşılaşmak mümkün.


Yanılmıyorsam; yıllar önce sosyal adalet düzenine ışık tutan bir kitap okumuştum.

Kitapta yazılanlar hatırladığım ve özetleyebildiğim kadarıyla, 'Alan el veren ele saygı duyar..' misalindeydi..

"Çünkü eskiden insanlar zekatını, fitresini  sadakasını fazlasıyla veriyordu.

Bugünkü kadar hırsızlık,  yankesicilik, dolandırıcık ve buna benzer suçlar olmuyordu.

Hırsıza, açgözlüye paye verdiğimi sanmayın sakın, lakin adam aç, adam evine ekmek götüremiyor.

Haliyle zenginin parasına, puluna göz dikiyor, yapacağını yapıyor.


Günümüzde yaşananları görüyoruz veya haberlerde okuyoruz.

Sonuç mu?


Kim kime, dum duma..
Bu gidişle eskileri çok arayacağız gibime geliyor..


Suçu günahı başkakarında, hükümette, iktidarda aramak beyhude.

Fırsatçılardan, it-kopuktan bahsetmiyorum bile.


Günahı, kabahati birazda kendimizde arayalım diyorum.


Bu vesileyle de olsa başta babam olmak üzere cümle ölmüşümüzün, geçmişimizin mekanı cennet olsun,

Allah rahmet eylesin..
Sevgiyle kalın,MAP’la kalın..