Bugün sizlere filmlere, romanlara konu olmuş 'Zübük'ten, nam-ı diğer Zübükzade İbrahim' den bahsedeyim istedim.
Zübük, aslında Türkçede olmayan bir kelime. Zübükzade de zaten kasabalı değil, “kökü dışarıda”, göçmen bir ailenin oğlu. İsimse ona babasından yadigâr; çünkü kasabalı “Zübüklüğü” ilkin İbraam Zübükzâde’nin babasından görüyor. Zeybekzâde Kara Yusuf Efe, kasabaya geldiğinde hal ve tavırlarıyla hemen herkesin dikkatini çeken fakat kimsenin konuşmaya cesaret edemediği biri.

Bir süre sonra kendi ağzıyla namını öyle bir anlatır ki, kasabanın ileri gelenleri onun adına davetler düzenler; kasabada, Ermenilerden kalma en güzel ev ona verilir; akşamları bütün kasaba Efe’nin anlattığı öyküleri huşu içerisinde dinler; kasabalı Efe’nin her ihtiyacını giderir; Efe bir yıla kalmadan yörenin en zengini olur çıkar.

Fakat her şey yolunda giderken Efe kendini ele verir: Dağları titreten, anlattığı bin bir hikâyede yiğitliğiyle övünen Efe, çarşafa bürünüp kadınlar hamamına girer. Erkek olduğu anlaşılınca da hamamcının sıska oğlu bunu kasaba meydanına kadar kovalar, tekmeler. Meydanda çarşafı açılınca Efe’yi görenler onu tükürüğe boğar, içlerinden biri de şöyle der:

Ulan namussuz, sen Zeybekzâde değil, Zübükzâdesin. Zeybeği de rezil ettin alçak Zübük!
O günden sonra, Zübük aşağı Zübük yukarı her gittiği yerde aşağılanır. İbraam Zübükzâde’nin Zübüklüğü buradan gelir.
Peki, nedir bu Zübüklük? Kitabın tanıtımında kullanılan tarif şu: “Şimdi çok iyi anladım ki, Zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz. Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. Onları biz, kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra, kendi zübüklüklerimizin bir tek Zübük’te birleştiğini görünce ona kızıyoruz.”
Zübük’ten dert yanan bütün kasabalılar, aslında Zübük’ten medet uman ya da kendi çıkarlarına avantajlı bir durum elde etmek isteyen insanlar. Zübük, insanlardaki bu “zayıflığı” görünce oraya oynayan, onlara duymak istediği sözleri söyleyen ve isteklerini gerçekleştirme vaadiyle onların kanına giren biri aslında. İnsanları buna iten sebepse “düzenin” öyle kurulması.
Adem Erkoçak adlı yazar bir makakesinde bu konuya şöyle açıklık getirmiş, "Günümüzde yaşadığımız; görüp ses çıkarmama hali, benim işim olsun da gerisi mühim değil bakışı, benzerini, dolayısıyla kendini eleştirememe zayıflığı, gücün ve güçlü gibi görünenin peşine takılma çıkarcılığına romanda ve maalesef yaşamımızda çokça rastlarız."
Aziz Nesin'in bile yazılarına konuk olan, kitap haline gelen Zübük filmlere de konu olmuştur.
Unutunlara bir kez de filmin konusunu hatırlatayım istedim:
Milletvekili İbrahim Zübükzade (Kemal Sunal) mesleğinden ihraç edilmiş bir siyasetçidir. Sözünde durmayan, ahlaksız bir adamdır. gazeteci yaşar (Metin Serezli) gazetede yayınlamak istediği yazı dizisi için Zübükzade'nin yaşam öyküsünü öğrenmek ister. Gittiği köyü Gülören'de karşılaştığı köylüleri Zübükzade'yi nefretle anarlar. Yaşar'ın köylüden aldığı bilgiye göre zübük iş hayatına bir dairede katip olarak başlamış, kısa sürede aldığı rüşvetlerle zengin olup çıkmıştır. foyası ortaya çıkınca kovulan zübük, Destek Partisi'ne girip yağcılıkla ocak başkanlığına yükselir. Girdiği her yere de rüşveti bulaştırır. Muhalefet partisinden olan Kadir ağa'nın (Kadir Savun) kızı Yektane'yi (Nevra Serezli) evlenme vaadiyle kandırıp birlikte olur. Ama çetin ceviz yektane, silah zoruyla zübük'ü nikah masasına oturtur. Uyanık zübük, partili partisiz herkesi öylesine birbirine düşürür ki, sonunda halk onun belediye reisi olması için neredeyse yalvarır. Aklı sürekli şeytanlığa çalıştığı için kendisine kurulan komploları da birer ikişer savuşturan zübük, kendini milletvekili seçtirir.
Yani anlayacağınız dostlar, böylesi zübükler her yerde ve bir çoğumuzun içinde maalesef.
Şimdi bazılarının, seçim öncesi Alanya’da da bu tür Zübükler'in ortaya çıktığını söylediğini duyar gibiyim.
Böyle düşünenlere," Yok yok, olur mu öyle şeyler. İYİ adamlar varken bunu sizin fesatlığınıza (!) veriyorum.. Ben Zübük ile ilgili romandan ve filmden bahsettim siz ne düşünürseniz düşünün.." derim. Ayrıca herkes önce içindeki zübüğü yok etsin. Bırakın kim zübüklük yaparsa yapsın..
Bu günlük de söyleyeceklerim bu kadar.. Yeni yazılarda buluşmak dileğiyle sevgiyle kalın MAP'la kalın..