Size bugün lağım farelerinden bahsetmek, nerede - nasıl yaşadıklarından söz etmek istedim.

Lağım Faresi yani sıçan.. 

Latince Adı: Rattus norvegicus
Lağım fareleri, ağırlıkları 500 gramdan fazla olabilen büyük kemirgenlerdir. 40 cm uzunluğa varabilirler ve sadece kuyruklarının uzunluğu 21 cm gelebilir. Davranış, Beslenme Şekli ve Alışkanlıkları Lağım fareleri genellikle yeraltı oyuklarında yuvalanırlar ve yiyecek aramak için buralardan evlere girerler. Gündüzleri saklandıkları yerlerde kalma eğilimindedirler. Lağım fareleri hem etçil hem otçuldur ve çeşitli yiyecek kaynaklarıyla beslenirler. Eğer seçme şansları olursa, et, meyve, tahıl ve fındık tüketeceklerdir. Ayrıca ölü hayvanlar da bu fareler için bir besin kaynağıdır ve küçük balık ve kemirgenleri yakalayabilirler. Lağım fareleri, baskın ve itaatkar üyelerden meydana gelen topluluklar halinde yaşasalar da, karıncalar gibi gerçek anlamda sosyal değillerdir. Üreme Lağım fareleri 2-5 ayda cinsel olgunluğa ulaşır ve yılın her ayı çiftleşebilirler. Bir doğumda meydana gelen yavru sayısı 4-22 arasında olabilir. Lağım Faresi İstilasının Belirtileri Lağım fareleri, saklandıkları yerden yer darlığı veya karmaşadan dolayı çıkarılmadıkça, ortalıkta görülmezler. Gündüzleri görülmeleri potansiyel büyük bir istilayı işaret eder. Binaların etrafındaki açık alanlardaki oyuklar, lağım faresinin yuvalanmasının bir belirtisi olabilir. Lağım faresine dair diğer işaretler, yiyecek ve kablo gibi cisimler üzerinde bıraktıkları ısırık izleridir. Genel olarak, leke ne kadar koyuysa hareketlilik o kadar büyük demektir. Belki de en bilinen işaretlerden birisi, dışkılarıdır. Lağım farelerinin dışkıları çok katı ve 18-20 cm uzunluğundadır. Lağım fareleri tüm dünyada oldukça yaygındır. Günümüzde, lağım fareleri insanlara ait değişik yaşam ortamlarında barınabilmektedirler. Lağım farelerinin başlangıçta sadece ılıman orman bölgelerinde yaşadıkları düşünülse de, ortama uymada son derece başarılıdırlar ve artık yoğun nüfusa sahip şehirlerde de rahatça yaşamaktadırlar. Dışarılarda, binaların altındaki toprağın içindeki oyuklarda, toprak dolgularda ve ağaç köklerinin yanında görülebilirler. İç ortamlarda ise, bodrum veya zemin katlarda, alçak tesisat kanalı ve döşeme altı boşluklarında, çatı katlarında ve kanalizasyonlarda yaşarlar. Farklı hastalıkların taşıyıcıları olabilirler.

Size bugün lağım farelerinden bahsetmek, nerede - nasıl yaşadıklarından söz etmek istedim. Kısa bir ansiklopedik bilgiden sonra esas konuya geçelim:

Malumunuz geçtiğimiz ay 'at hırsızı' diyebileceğimiz insanların kahpece saldırısına uğradık.
Konuya vakıf olanlarınız olayın nasıl oldığunu biliyor elbet. Tüm Türkiye ve Alanya bu yüzleri gördü, tanıdı. 
Etrafta delikanlı gezinip kalleşçe ve kahpece saldırıları yüzünden eğer azıcık varsa adamlıkları O'nu da kaybettiler maalesef. 
Ben işin kahpeliğini, kalleşliğini falan geçtim. Bunca yıllık gazeteciliğimde bunun gibi nice adi saldırılarla karşılaştım. Saldıranların adamlığını falan sorgulamıyorum. Alanya'da herkes 'kimin ne olduğunu.." üç aşağı beş yukarı biliyor.
Ben, daha başka mevzulara girip, yaşanılan bu olaydan nemalanmak isteyen lağım farelerinden söz etmek istiyorum.. 
Yazımın başında lağım fareleriyle ilgili bir hatırlatmada bulunup, nerede yaşadıklarından, nasıl hareket ettiklerine dair bilgi vermiştik.
Şimdi gelelim bu lağım farelerinden söz etmeye; ilk sıçanımızı; daha doğrusu lağım faremizi 1990'lı yıllarda geldiğim Alanya'da tanıdım. O zaman ne halt yediğini, ne filmler çevirdiğini bilmiyordum elbet. Kasaplığı yeni bırakmış hasbelkader gazeteciliğe başlamıştı. Sonraki yıllar vukuatı Alanya'yı aşıp tüm Türkiye'ye duyuldu. Servet'ini kısa yoldan ve santajdan kazanmak isterken dünya aleme rezil oldu. Bu yüzden gazetelere haber oldu, sarı basın kartı elinden alındı. (Sarı basın kartı derken; 90'lı yıllarda Ali Cengiz Okulu mezunuyken sonraki yıllarda okulları bir bir bitirmiş) bu konuya parantez açtım zaten yakasını, peşini bırakmayacağım elbet. Bu muptezeli niye bu kadar anlattığımızı dilimiz döndüğünce size izah etmeye çalışağız. Hani geçenlerde biz saldırıya uğramıştık ya; bu kasap televizyoncu; dayağı hak ettiğimizi, mekana borcumuz olduğunu falan yazmış  çizmiş.

Bre ahlak yoksunu, şu Alanya'da bilmem kaç tane mekan var. Hepsini tanırım, severim sayarım. Benim Alanya'da gece yaşamına verdiğim desteği en iyi mekan sahipleri bilir. Bir tanesi beş kuruş borcumun olduğunu söylesin alnını karışlarım.

'Sinek ufak ama mide bulandırır' misali bu iftiralara kısaca cevap verelim istedim. Senlik olan diğer konularda santajdan tut, rüşvete kadar bütün dünya aleme haber oldun. Bunları tek tek yazıp gündeme getireceğim elbet.
Şimdi seni geçip Alanya'nın yüzkarası burma bıyıklı 'sülümancı' gazetecisine gelmek istiyorum. Bunun da senden kalır bir yanı yok. İftira, müptezellik denince atbaşı yarışıyorsunuz. Bu da aklınca bi şeyler yazıp çizmiş. Özgür olduğunu zanneden bu tasmalı ve de burma bıyıklıyı gaale aldığım falan yok, lakin maskelerini hepinizin huzurunda düşürmek de şart oldu, birilerine not düşmek için üç-beş satır yazmak zorunda kaldık.
Son olarak Alanya'da siyasetçi geçinen, ehliyetine alkollü olarak araç kullandığı için el konulan bir ayyaşa değinmesek olmazdı . Bu sarhoş, her gece sosyal medyada yazıp yazıp sabah silen, ne konuştuğunu, ne yazdığını bilmeyen zavallının teki. Uzun uzadıya yazmaya bile değmez. Karısından tut, tüm yakınları bunun ne halt yediğini biliyor artık. Bana 'Bağışlar mısın?' diye sorsalar..
"Aman boşverin önüne bir top atın sektirsin gitsin.." derim.. Yani milletin sandığı gibi siyasetçi falan tanımam bu zatı. Kısacası dostlar canınızı sıksa da sıçanlardan bahsetmek zorunda hissettik. Sürçi lisan ettikse affola. 
Yeniden buluşmak dileğiyle sevgiyle kalın MAP'la kalın..