Diyeceğim şu sevgili dostlar: Doğruluk, eğrilik dünyamızda göreceli oldu çıktı. Ne kadar insan varsa o kadar doğruluk, eğrilik var. En iyisi, kendi sağduyumuza göre kendi bildiğimizi yazıp okumak, bundan şaşmamak!

Uzun yıllardır gazetecilik yaparım..
Dile kolay tamı tamına 35 yıl..
Şairin dediği; "Yaş 35, yolun yarısı.." dizesindeki süreyi bile çoktan geçtik..
Mevlana torunu bir 'Gonyalı Memet' olarak Mevlana Celaleddin-i Rûmî “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.” der.
Bu cümleden hareketle herkesin söylediğine anlattığına 'Eyvallah..' diyorum..
Gerek sosyal medyadan olsun gerekse sitede yayınlanan makalelerime veyahut sözlerimin her zerresine hak verenler olduğu kadar karşı çıkanlar da oluyor elbet..
Fikirlerin her türlüsüne saygılıyım, düşüncesini ifade eden insana saygım sonsuz..
Terbiye sınırlarını aşan yorum, düşünce ve fikirlere hiç bir zaman riayet etmem, etmedim de..
Gerek 'Yozgatlı Memet', gerekse farklı konulardaki yazılarımıza katılmayabilirsiniz.
Lakin fikrinizi, düşüncenizi edep sınırlarını zorlamadan yapın lütfen..
Nasreddin Hoca ve Eşeği Masalını bilenler bilir, bilmeyenlere hatırlatmak istedim. 
Günlerden bir gün, Nasreddin hocanın bir eşeği varmış, zamanla bu eşeği ihtiyarlamış, hanımıyla istişare etmişler ve sonucunda da karar vermişler;

“Sabah erkenden hayvan pazarına götürelim eşeği, satalım, üstüne de biraz para koyup daha genç ve güçlü bir eşek alalım.” demişler.

Sabahın ilk ışıklarında, eşeği önlerine katıp yola çıkmışlar. Köy, hayvan pazarına baya uzakmış. Nasreddin hoca;
“Bu zayıf eşek bu yola dayanmaz, yolda ölür. Yolda ölmese bile pazara varınca bitkin düşer, kimseler yüzüne bakmaz,” demiş. “İyisi mi, biz eşeği sırtımıza alalım, pazara kadar sapasağlam götürelim.” demiş.
Eşeği almış sırtına, düşmüşler yola. Biraz ilerlmişler, çok geçmeden karşılarına köyden bir kaç ahbap çıkmış. Nasreddin hocanın bu haline pek akıl sır erdirememişler.

“Yahu hocam, delirdiniz mi?” demişler. “Hiç insan, eşek taşır mı? Neden böyle bir şey yaptınız! Bizim bildiğimiz, eşek insanı taşır.”

Nasreddin hoca düşünmüş;

“Doğru,” demiş.

Eşeği sırtından indirmiş, bu defa Nasreddin hoca, eşeğe binmiş. Yolda giderlerken karşılarına başka köylüler çıkmış. İçlerinden biri;

“Oh, maşallah,” demiş. “Nasreddin hoca eşeğe binmiş, yanındaki hanımını da yaya yürütüyor. Ne ayıp, ne ayıp!” Hoca adam adaletsiz davranır mı hiç? Hoca Nasreddin; “Adamlar haklı,” demiş. “Gel hanım, ben ineyim, eşeğe sen bin!”

İnmiş eşekten, hanımını bindirmiş. Yolda giderlerken karşılarına başka köylüler çıkmış. Hep bir ağızdan;

“Olacak is mi bu?” demişler. “Hocanın genç hanımı eşek sırtında, yaşlı ve gücü kalmamış Nasreddin hoca yaya gidiyor! İnsan olan, bundan bir parça olsun utanır.” Nasreddin hoca hanımına, hanımı da Nasreddin hocaya bakmış. “Hakları var demiş, hocanın hanımı,” demiş Hoca, “Ben ineyim, gel sen bin şu eşeğe.”

Nasreddin hocanın hanımı eşekten indiğinde, Nasreddin hoca itiraz etmiş: “Olmaz öyle şey,” demiş. “İkimiz birden binelim, daha iyi.” .

Böyle karar vermişler, ikisi birden eşeğe binip yola koyulmuşlar yeniden. Gide gide yine başka köylülere rastlamışlar. Muhtar kılıklısı;

“Nasreddin hocam! Yazıklar olsun size!” demiş. “Sizde hiç acıma, sizde hiç insanlık yok mu? Bu zavallı hayvana ikiniz birden binmeye utanmıyor musunuz?” Bir de hoca olacaksın demiş.. Nasreddin hoca ve hanımı durmuşlar, düşünmüşler. “Bunlar da haklı,” demişler. “En iyisi hayvanı iyi edelim, öyle götürelim pazara.”

Nasreddin hocayla hanımı eşeği almışlar, düşmüşler yollara.. Bu defa yolda giderken hic rastlamadıkları, başka köylülerle karşılaşmışlar. Köylünün biri; ‘

“Bu nasıl şey böyle?” demiş. Eski köye yeni adet mi, getiriyorsunuz hocam? Eşek varken insanlar yayan gider mi? Bunu yapsa yapsa ancak eşekler yapar.”

“Doğru,” demiş Nasreddin hoca, “ben de eşeğim, hanımım da. Eşekliğimiz, her önümüze çıkanın dediğine kulak verip yerine getirmemizden geliyor. Ama bundan böyle paydos! Kim ne derse desin umurumuzda değil. Doğru da olsa, eğri de olsa kendi bildiğimizden şaşmayacağız.” 

Diyeceğim şu sevgili dostlar: Doğruluk, eğrilik dünyamızda göreceli oldu çıktı. Ne kadar insan varsa o kadar doğruluk, eğrilik var. En iyisi, kendi sağduyumuza göre kendi bildiğimizi yazıp okumak, bundan şaşmamak!
Masal yüzünden bugünkü köşemiz biraz uzadı. Lakin 'Yozgatlı Memet' hususunda konuyu uzatanların, mevzuyu anlamayanların kulağına küpe olsun diye olayları uzun uzun anlatmaya çalıştık.. 
Son sözüm şu: bizim kimseyle işimiz, gücümüz yok.. Kim ne derse desin doğruları yazmaya devam edeceğiz.
Yeni yazılarda buluşmak dileğiyle sevgiyle kalın MAP'la kalın..