Günümüzde ilişkiler o kadar basit ve olabildiğince değersizleşti ki sormayın gitsin. 

Güven ve Sadakat üzerine

Günümüzde ilişkiler o kadar basit ve olabildiğince değersizleşti ki sormayın gitsin. 

Geçenlerde bir alışveriş merkezinde hiçte hoş olmayan bir olaya tanık oldum. 
Amacım bir şey almak değildi, öylesine bir mağazaya girmiştim. Başka çarem de yoktu aslında, dışarda şiddetli yağmur yağıyordu ve ben şemsiyemi arabada unutmuştum. 

Alışveriş merkezinde bir mağazada kıyafetlere bakarken yanıma bir kadın geldi, oda kıyafetlere bakıyordu. Arkasından da bir adam geldi, onu beklerken çaktırmadan gözleri de etrafı dolaşıyordu, mübarek sanki mağazayı tarıyordu. 
Kadın kıyafetlere baktığı için benim onları gördüğümü fark etmedi tabiiki. 

Kadın arada bir şeyler seçip adama gösteriyordu, oda küçümseyen bakışlarına iğrenç bir gülümseme katarak yorum yapıyordu. Yorumları ya “yok bu hiç olmaz” ya da “yok bu sana yakışmaz ki” türündeydi. 
Adamın her söyleminde kadının kırılan şevkini, yüzündeki utancını gördüm. 
Kadın her sorduğunda minik bir umutla güzel bir yorum beklerken her seferinde bir kez daha üzülüyordu. 

Kadın, benim belkide başkalarının onların konuşmalarını duyduğunu anlayınca, birden vazgeçti sormaya. Sustu...
Başka bir reyona geçti, adam yerinde kaldı sırıtarak ve kadının uzaklaştığına emin olunca başladı etraftaki kadınlara bakmaya.  Bakmak ne demek, resmen tepeden tırnağa süzüyordu. Bakışlar öyle çirkin öyle kirliydi ki, anlatamam. 
Birden kadın geldi ve kocasının başka kadınlara çirkin bakışlarını yakaladı. 
Kadın ile göz göze geldik o an. Utandı, yüzü kızardı, gözleri doldu, elindekileri bırakıp mağazadan çıktı. Ardından adamda hızlıca çıktı ve gittiler. Sonra olanları düşünmek bile istemiyorum. 

Başka bir arkadaşım anlatmıştı yine. 
Eşinin kendisini devamlı başka adamlar ile yada başkalarının eşlerini örnek göstererek “bak şunun eşine” diye başlayan cümlelerle kıyaslandığını.
Hatta tv izlerken, dizilerdeki karekterlerle kıyaslayıp “bak şunlar gibi olamadın” diyerek küçümsediğini. 
En ufak hatasında onu beceriksiz, işe yaramaz adam, kötü koca hatta kötü baba olmak ile suçladığını ve bunun kendisini ruhen ve bedenen çok yorduğunu söylemişti.

Şimdi ben bu  ve buna benzer birliktelikler, sözüm ona evlilikler, hatta sözüm ona sıcak yuvalar üzerine ne yazayım...?

Hürmeti, sadakati olmayan ilişkilerin ömrü ne kadar olur ki bilen var mı? 
Olsa bile nasıl yürütülür, nasıl ayakta tutulur?

Sevgiye hürmetin olmadığı sevgi, sevgi midir? Peki saygı nerede kaldı?

İçinde sadakatin olmadığı ilişkide güven oluşabilir mi?

Kim verebilir bu soruların cevabını?

Neyse...!
Boşuna dememiş şair; “Kime güveneyim usta dost vefalı yar sadık olmadı” diye...