Türkiye’de bulunan antik kentlerden yıllar önce yağmalanarak Amerika’ya götürülen 9 parçadan oluşan 6 eser, yıllar sonra Amerika ve Türkiye’nin ortak çalışması ile yeniden ait oldukları yere kazandırıldı. Eserlerin tanıtımında söz alan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Kültür ve Turizm Bakanı olarak hem yarım asırlık bir sürecin, en azından bir kısmının tamamlanmasına şahit ve destek olmaktan hem de bu varlıkların ülkemizin kültürel mirasına katkısını görmekten ötürü çok mutluyum” ifadelerine yer verdi.

Manhattan Bölge Savcılığı, Amerikan İç Güvenlik ve İstihbarat Birimi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Antalya ve Burdur Müze Müdürlükleri, New York Kültür ve Tanıtma Müşavirliği ve Tanıtma Genel Müdürlüğünün ortak çalışmalarıyla, Türkiye’deki antik kentlerden yıllar önce yağmalanarak ABD’ye kaçırılan Lucius Verus Heykeli, Attis Heykelciği, Apollon Heykelciği, Kusura Tipi, Düver Pişmiş Toprak levhası ve 4 adet sütunlu lahit parçaları yeniden Türkiye’ye getirildi. 9 parçadan oluştan 6 eser Antalya Müze Müdürlüğünde gerçekleştirilen törenin ardından tanıtıldı. Roma İmparatoru Lucius Verus’un insan boyutundaki bronz heykeli ve Antalya’daki Perge Antik Kenti’nden Roma Dönemi’ne ait dört parçadan oluşan sütunlu lahit boyut anlamında en çok dikkat çeken iki eser oldu. Verus’un heykelinin ise, günümüze ulaşabilen insan boyutundaki nadir bronz heykellerden biri olduğu belirtildi.

“İadesi sağlanan eserlerin her birisinin seyri farklı”

Eserlerin lansman toplantısında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Bugün yıllarca önce bulunduğu topraklardan ayrılan eserlerin, ‘önemli emekler’ ve ‘hukukun üstünlüğü ilkesi’ çerçevesinde yeniden ait olduğu yere iade edilmesi için bir araya gelmiş bulunuyoruz. İadesi sağlanan eserlerin her birisinin seyri farklı. Ama ortak noktaları, ait oldukları topraklardan koparılmış olmaları ve bakanlığımızın yarım asırdır onların peşini bırakmaması 1967 yılında ABD’de açılan sergide yer alan bir grup bronz heykelin, Türkiye kökenli olduğu değerlendiriliyor ancak nereye ait olduğu bilinmiyordu. Bu eserlerin nereye ait olduğunu ispatlamak için büyük bir mücadeleye giren Jale İnan Hoca, 1970’li yıllarda Burdur’da yer alan başka bir bronz heykel buluntusundan haberdar oluyor. Söz konusu heykeli, ABD’de gördüğü örneklerle karşılaştırdığı zaman, kökenlerinin Burdur ilimizin sınırları içinde yer alan Bubon Antik Kenti olduğunu anlıyor. Bunun üzerine alanda kazılara başlıyor ve sergide yer alan heykeller ile alanda bulduğu heykel kaidelerinin üstündeki yazıtları eşleştiriyor. Bu çalışması dünya çapında kabul görüyor. Ama bütün bu çabalar, eserlerin ülkemize iadesi için yeterli olmuyor” dedi.

“Çok tiziz bir çalışma yürüttük ve yüzlerce sayfalık klasör oluşturduk”

“Yasadışı olarak yerlerinden edilmiş kültür varlıklarının tespiti için önemli çalışmalara imza atmış bir araştırmacı olan Gazeteci Yazar Özgen Acar ise Jale Hoca’nın bilimsel çalışmalarına kriminolojik denebilecek delillerle katılıyor” ifadelerine yer veren Bakan Ersoy konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ancak, bu net veriler Türkiye’nin sonuç almasına yetmiyor. Çünkü o dönemde gerekli uluslararası işbirliğine ulaşamıyoruz. Milattan sonra 1. ve 2. yüzyıllara ait olan ve İmparator Lucius Verus’un tasvir edildiği heykel, sanatsal özellikleri açısından son derece etkileyici bir eser. Bubon dosyalarının yıllar içindeki olumsuz dönüşlere rağmen yeniden açılmasına karar verdiğimiz bir dönemde; Manhattan Bölge Savcılığı’nın Amerikan İç güvenlik ve İstihbarat Birimi’nin (HSI) işbirliğiyle bir soruşturma yaptığını öğrendik. Bir yılı aşkın süreyle tüm enerjimizi bu konuya yoğunlaştırdık. Hem Jale İnan’ın hem Özgen Acar’ın yaptıkları araştırmalar sonucunda zamanında elde edilmiş verileri kullandık, köy sakinleriyle görüşmeler yaptık, eski ve orijinal fotoğraflar bulduk, kolluk arşivindeki belgeleri kullandık. Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı tarafından hazırlanan dosya ile bilimsel argümanlarımızı güçlendirdik. Çok tiziz bir çalışma yürüttük ve yüzlerce sayfalık klasör oluşturduk. Bizden heykelin kaidesi üzerinde kalan ayak izleri ile heykelin ayak uzunluğunu kıyaslamamız istendi. Kaçakçılık Dairemizle iç içe çalışan Burdur Müzesi uzmanlarımız ölçümleri yeniledi ve çalışmaları fotoğraflarla belgeledi. Heykelin ayak ölçüsüyle bizim alanda aldığımız ölçünün tuttuğunu teyit ettik. Bu haberin ardından eserin ait olduğu topraklara geri dönmesinin önünde bir engel kalmadı.”

“Lahdin restorasyonu için gerekli çalışmalara hızla başlayacağız”

Perge kökenli bir sütunlu lahdin de Almanya’daki Kassel Müzesinde olduğunu öğrendiklerini ve bakanlığın, 1970’li yıllardaki girişimlerinin sonuç vermediğini ifade eden Ersoy, “Eserin bilimsel olarak Perge’ye ait olduğunu ispat etmek yetmiyordu. Kaçak olarak götürüldüğünü de ispat etmemiz bekleniyordu. Biz de yeniden işe koyulduk. Lahdin iadesi konusunda, dosyamıza temel oluşturması için Kaçakçılıkla Mücadele Dairemiz ve Antalya Müzesi Müdürlüğümüz ortak bir çalışma yürüttü. Hem yaş hem ikamet ettiği yer itibarıyla, konu hakkında bilgisi olabilecek kişilere başvurduk. Bilimsel olaraksa Prof. Dr. Ramazan Özgan’dan raporlar aldık. Bu çabalar, Manhattan ekibinin bulgularıyla da örtüşünce, iş birliği sürecimizde önemli bir aşamayı geçmiş olduk. Muhtemelen daha kolay taşınabilmesi için parçalara ayrılmış bu lahit de artık ait olduğu topraklarda. Lahdin restorasyonu için gerekli çalışmalara hızla başlayacağız. Vitrinlerde gördüğünüz Apollon Heykelciği, Attis Heykelciği, Kusura Tipi ve Düver Pişmiş toprak levhası ise artık evinde Balıkesir, Afyonkarahisar ve Burdur kökenli bu eserlerimiz, bilgi ve belgelerin ABD’ye iletilmesi sonrasında tamamlanan soruşturmalar çerçevesinde ülkemize iade edildi. Kültür ve Turizm Bakanı olarak hem yarım asırlık bir sürecin, en azından bir kısmının tamamlanmasına şahit ve destek olmaktan hem de bu varlıkların ülkemizin kültürel mirasına katkısını görmekten ötürü çok mutluyum. Bu süreci titizlikle koordine eden Albay Matthew Bogdanos, HSI Özel Ajanı Robert Mancene, Savcılık uzmanları Apsara Iyer ve Daniel Healey’e özel teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.

Bakan Ersoy konuşmasını şöyle tamamladı: “Araştırmalarının sonuçlarını kamusal olarak yayınladığı için Sayın Özgen Acar’a, Antalya ve Burdur Müzesi yetkililerine, her zaman bilimsel desteklerinden istifade ettiğimiz kıymetli akademisyenlerimize, hiçbir zaman desteklerini esirgemeyen Dışişleri Bakanlığımıza, New York Kültür ve Tanıtma Müşavirliğimize; imzaladığımız ikili anlaşmayla daha yakın paydaşlar haline geldiğimiz ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake ve ekibine ve Kaçakçılıkla Mücadele Dairemize, Manhattan Bölge Savcılık Ofisi ve HSI yetkililerine ise tarihe göstermiş oldukları saygı ve hassasiyetten dolayı gönülden teşekkür ediyorum.”

“9 önemli hazine ülkesine geri döndü”

ABD’nin Manhattan Bölge Savcı Yardımcısı Albay Matthew Bogdanus ise eserlerin Türkiye’ye kazandırılması konusunda elinden geleni yaptıklarını ifade ederek, “Aslında bizler bir çalışmanın eseri olarak buradayız. Bir işin nasıl yapılabileceğini gösterdik. Ben birlikte çalışmak derken gerçekten telefonun ucunda bütün yeteneklerimizi ortaya koyarak karşılıklı çalışmaktan bahsediyorum. Dostluk, kararlılıkla ve titizlikle bir işin nasıl yapılabileceğini gösterdik. 9 önemli hazine ülkesine geri döndü. Kültür varlıkları ait olduğu yere döndü. Biz bunun gururunu yaşıyoruz. Biz yarın ve sonraki günlerde bu işe başkoymaya devam edeceğiz. İşimizi en iyi şekilde yapacağız. Kaçakçıların peşinde olarak masaya yumruğumuzu vuracağız. Bu yağmayı durdurmak zorundayız. Bu eserler olağanüstü eserlerdir” diye konuştu.

“Amerika ve Türkiye ortak çok iyi bir iş çıkardı”

ABD Ankara Büyükelçisi Jeff Flake ise konuşmasında şunları kaydetti:

“Çok etkileyici bir kültür mirasınız var. Bu eserlerin yurduna dönüyor olmasından son derece gurur duyuyoruz. Daha önce İstanbul’da 16 tane eserin yurduna dönmesini kutlamıştık. Burada şimdi daha büyük boyuttaki eserlerin geri dönmesini kutluyoruz. Burada olmak çok keyif verici. Emeği geçen ekiplerimize teşekkür ederim. Bu ülkenin yurttaşları ve Amerika’da olan herkes burada yapılanları kutlamalıdır. Biz kültür varlıklarından bahsederken buranın insanına ait olan varlıklardan bahsediyoruz. Amerika ve Türkiye ortak çok iyi bir iş çıkardı. Bu çalışmaları bir imza ile de taçlandırdık. Bu imza ile çok daha güçlüyüz. Bu iş burada son olmayacak. Biz yağmacıların peşinde olacağız. Bu, işbirliğinden son derece memnun kaldım. Umarım daha fazla örnekler ile bir arada olacağız.”

Konuşmaların ardından iki ülke arasında eserlerin teslimiyet heykeli imzaları atıldı. Daha sonra ise Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, heyet ile birlikte müze içerisinde kısa bir gezinti yaparak yine Antalya’dan Amerika’ya kaçırılan sonra geri getirilen Yorgun Herakles heykeli hakkında bilgi verdi.

Eserlerin lansman toplantısına; Antalya Valisi Ersin Yazıcı, AK Parti Antalya milletvekilleri Kemal Çelik, Mustafa Köse, Antalya Müze Müdürü Mustafa Demirel, İl Kültür ve Turizm Müdürü Candemir Zoroğlu ve çok sayıda davetli katıldı.

Kaynak: iha